13 Aralık 2016 Salı

“Ne Olmasa Olur?” Yasası



Çığır açan pek çok düşüncenin bir kısmı hâlihazırdaki bir ürün ya da hizmetin bazı özelliklerini yürürlükten kaldırmakla mümkündür. Walkman, Southwest Airlines ve iPhone gibi bu birbirine benzemez markaların ortak tek bir noktası “Ne olmasa olur?” yasasının bizatihi sonucudur. 

Bir İnovatör yenilikçi fikirleri ararken olmadık yerlerden beslenebilir. İnovasyonun doğası gereği bazen iki farklı disiplini bir araya getirir bazen de sorunları bir fırsat olarak görerek bu durumdan yeni fikirler üretmeye çalışır. Bazen işi daha kolaydır. Bu işe gönül vermiş bir inovatörün yapması gereken tek şey, kendisine ya da mesai arkadaşlarına “ne olmasa olur?” şeklinde bir soru sormaktır. Yani zaten varolan ve kullanılmakta olan bir ürün ya da hizmetin kimi özelliklerinin kullanılmamasından büyük bir dönüşüm yaratan iş fikri çıkabilir mi? Başarılı olmuş bütün işlerin arkasında, basitleştirme anlayışı yatar ve burada temel kural ürünün anlamını koruyup, gereksiz olanı çıkarmaktır.
İşte karşınızda dünyada büyük dönüşüm yaratan “olmasa olur” örnekleri...

Hoparlörler varken, kim kulaklıkla müzik dinlemek ister? (Walkman) 

1963 yılında, Philips Electronics “kasetçalar” adı verilen yeni bir ses kayıt cihazı tasarlamıştı. Çok geçmeden şirketler dünya genelinde portatif kayıt cihazları ve büyük boyutlu müzik setleri tasarlayarak karlı bir işe giriştiler. O zamanlar portatif müzik çalarlar omuzda taşınarak genellikle yüksek sesle dinlenirdi. Walkman bu sorunu ortadan kaldırdı. Aslında Walkman başlarda Sony için başarısız bir proje olarak rafa kaldırılmıştı. Fakat şirket sahiplerinden Masaru Ibuka’nın farklı bakış açısı dünyaca ünlü Walkman’in doğuşuna zemin hazırladı. Mühendisler bu yaşlı adamın keçileri kaçırdığını düşünüyordu. Kaydedemeyen bir kayıt cihazı yapmanın ne mantığı olabilirdi ki? Hoparlör varken, kim kulaklıkla müzik dinlemek isteyebilirdi ki? Sony, hoparlörlerden ve kayıt fonksiyonundan vazgeçerek, tüketicilerin yanlarında taşıyabilecekleri kasetçalar yapabileceğini düşünmüştü. Gerçekten de Walkman sayesinde, artık sadece oturarak değil, yürürken ve koşarken de müzik dinlenebiliyordu. Sony, Walkman ile müziği ayağa kaldırmıştı.
Mini Bilgisayar Üretilemez mi? (Mini bilgisayar)
Büyük şirketlerin ana bilgisayar işinde IBM’den küçük bir parça koparabilmek için var güçleriyle saldırıya geçtiği yıllarda, inovatif faaliyetleriyle öne çıkan küçücük bir şirket, bilgisayar pazarlama alanında başarılı bir işe imza attı. Bu firmanın adı Digital Equipment Corporation (DEC)’di. IBM büyük bilgisayar yaparken DEC küçük bilgisayarlara yönelmişti. Büyüklük egosu, IBM’nin doğru karar vermesine engel olmuştu. DEC’in mini bilgisayarları ciddi bir talep patlaması yarattı, kârlılığı 4 milyar dolar seviyesine ulaştı. Gerçi DEC, bir süre sonra kapitalizm Ölü Markalar Derneği’ne üye oldu. O da ayrı bir yazı konusu.
Fiziksel Klavye Kalksa ne olur? (Iphone)

BlackBerry şirketinin ilk hali Research in Motion'ın kurucusu Mike Lazaridis, 2008’de ne maksatla olduğu bilinmez dokunmatik ekran telefon üretimine karşı çıkmıştı. Dolayısıyla bu fırtınayı Apple'ın başlatmasına zemin hazırladı. Vakti zamanında BlackBerry kapış kapış satılan bir üründü, ta ki Apple’ın aklına “fiziksel klavyeyi ortadan kaldırsak ne olur?” sorusu gelene kadar.

Havayolu Taşımacılığı Ucuz Olmaz mı? (Southwest Airlines) 
Southwest, ABD’nin ucuza ve çok sayıda seferle uçan havayolu şirketi. Southwest, birinci sınıf kategorisini ortadan kaldırarak tamamen ekonomik sınıfa odaklandı ve birinci sınıf kabini yürürlükten kaldırarak Amerika’nın en büyük havayolu şirketi oldu. Operasyonlarının ikinci yılında, Southwest kârlılık göstermeye başladı. Dört büyük iç hat şirketi (American, Delta, United ve US Airways) 41 yılda iflasa sürüklenirken, Southwest’in bu zaman zarfında zarar açıkladığı tek bir yıl bile olmadı.

Tezgahtardan kurtul, Self Servis Alışveriş Yap (Süpermarket)
Michael J. Cullen, tezgâhtarlık yaparken kariyerinde bir yükseliş yaşayarak çalıştığı şirkette genel satış yöneticiliğine getirilmiş bir kişiydi. Yeni bir market modeline dair kafasında bir düşünce vardı, bu yüzden de genel müdürüne bir mektup yazarak sektörü dönüştürecek bu fikrini detaylıca anlatmıştı. 1930 yılında mektubunun yanıtsız kalması üzerine işi bıraktı, Long Island’a taşındı, boş bir garaj kiraladı ve Amerika’nın ilk süpermarketi olan King Kullen’i Queens’te açtı. Şunu düşünüyordu: Tezgâhtarlardan kurtul ve tüketicilerin istedikleri ürünleri raflardan kendilerinin alacağı bir ortam yarat.
Bagajı Olmayan Otomobil Olmaz mı? (Mini)


1957 yılında, British Motor Corporation Başkanı Leonard Lord, tüketiciler için güvenilir ve fonksiyonel olacak küçük arabalar geliştirmeye karar verdi. Lord, tasarımcı Alec Issigonis’e 3 metre uzunluğunda, 1,5 metre genişliğinde ve 1,5 metre yüksekliğinde bir kutuya sığabilecek bir araba yaratma görevi verdi. Mini’nin süregelen başarısının ardında tek bir basit öngörü var. Bagajın kaldırılması. Bu sade fikir sayesinde, çok daha geniş araçların sahip olduğu iç hacim küçük bir arabada mümkün olabildi. 

Hiç yorum yok: