27 Mayıs 2009 Çarşamba

Made In Zeki Triko


Zeki Triko markasının kurucusu ünlü işadamı Zeki Başeskioğlu’nun yarım asırlık ticari mücadelesi kitap haline geldi. Gazeteci-yazar Şafak Altun tarafından kaleme alınan Kapital Medya Yayınları tarafından çıkarılan kitapta, Başeskioğlu’nun Zeki Triko’yu nasıl bir dünya markası haline getirmesinin ayrıntılarına yer veriliyor.

Kitabın ilk bölümünde, Dünya Ekonomik Krizi’nin tüm şiddetiyle yaşandığı 1930’lu yıllarda
Antalya’nın Akseki ilçesinde fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Başeskioğlu’nun çocukluk günleri anlatılıyor. İkinci Dünya Savaşı dönemi, 12 yaşında sıfır sermayeyle Akseki’den yola çıkan Başeskioğlu, Aydın’ın Çine ilçesinde çırak olarak bir manifaturacının yanında çalışmaya başlıyor. Bir süre sonra kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan küçük Zeki, farklı satış taktiklerini kendi kendine keşfetmeye başlıyor. Balonları şişmiş bir şekilde satmayı, pazarda çorapların birer teklerini kalabalıkların üzerine fırlatarak dikkat çekmeyi ve müşterisizlikten zarar eden otobüsü zararı olmayan bir yöntemle kâra geçirmesi, onun ileride yapacağı “büyük işlerin” ön provası gbi işler oluyor.

1950’li yıllarda Ege’nin en büyük toptancı oluyor ancak “hayalleri” Aydın’ın sınırlarını aşmaya başlıyor. 1957’de Aydın’dan İstanbul’a göç edince, trikoculuktaki başarısını, mal satmak için sunumda yarattığı ilk ekspozisyonlar (sergileme) takip ediyor. Sektöründe Türkiye’nin ilk ihracatını gerçekleştiren, esnemez kumaştan ilk konfeksiyon ürünlerini yapan Başeskioğlu, “mini eteği” dünyaya tanıtan Jean Shrimpton’u ülkenin ilk yabancı mankeni olarak Türkiye’ye getiriyor. Dönemin popüler yıldızları, Zeki’nin ilk mankenleriydi. 1962’de Zeki’nin mankenlik teklifi kabul eden Türkiye Güzeli Nebahat Çehre ile Beyoğlu’nda sinema antraklarında gösteri düzenliyor. Çehre’den sonra nam-ı diğer “taş bebek” Gönül Yazar da Zeki’ye mankenlik yapan bir başka ünlü isim oluyor. 1967’de Hilton’da yapılan ilk profesyonel defilenin düzenlenmesini ünlü tiyatrocu Haldun Dormen, sunumunu ünlü şovmen Orhan Boran yaparken Tolga Aşkıner, Çağla Kurtuluş, ve Başak Gürsoy gibi mankenler de görev alıyor. Günümüz tiyatro dünyasının en önemli isimlerinden biri olan Ali Poyrazoğlu da defilelerinde görev alan isimlerden biriydi. Zeki; Cemil İpekçi, Sadık Kızılağaç, Hakan Elyaban gibi günümüz moda dünyasının ünlülerinin ilk çalıştığı yerler oluyor.

1984’te mayo üretimine başladığında Zeki Triko’nun mayolarını ilk giyen ünlülerden biri dünya şampiyonu ünlü Alman sporcu Ulrike Meyfarth’tı. Kurum olarak Zeki Triko’nun en önemli refleksi, ileride top model olacak mankenleri önceden hissedebilme özelliğine sahip olmasıydı. Bu özellik ona önemli bir üstünlük sağlıyordu. Bulduğu yeni yüzler içinde en çok ses getireni ve markayla özdeşleşeni, 90’ların ‘ilah’ı Cindy Crawford’tan başkası değildi. Başeskioğlu, daha o günlerde “benli kız” dediği bu genç modelin bir süre sonra dünyanın en ünlü mankenlerinden biri olacağını hissetmişti. Cindy Crawford’u ilk olarak, katalog çekimlerinde kullandı daha sonra onunla Türkiye’de ilk defile yaptı. En çok getiren ses getiren defilelerinden biri de, ünlü top model Naomi ve annesi Valerie’yi birlikte aynı podyuma çıkardığı Fransa defilesi oldu. Zeki’nin, Crawford ve Naomi’nin yanısıra aralarında, Claudia Schiffer, Tyra Banks, Eva Hergizova, Latetita Casta, Adriana Karembeu gibi 30 yakın dünyanın gerçek top modeliyle çalışan dünyadaki ikinci Türkiye’deki ilk ve tek Türk firması oldu. Bugüne kadar, uluslararası 50 dergiye kapak ve haber olan Zeki’nin top modellerle çalışmasının altında akıllıca planlanmış bir pazarlama stratejisi yatar. Normalde iç sayfalarda kaybolup gidecek bir defile, uluslararası üne sahip bir mankenin katılımıyla yapılan iş habere dönüşerek gazetelerin birinci sayfasına taşınıyor ve böylelikle hiçbir masrafa katlanmadan ikinci bir “gizli reklam” yapılmış oluyordu.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Yeni Kitap: Büyük Olma Muhteşem Ol


Yeni kitabımda küresel krizi, inovasyonla birlikte inceliyorum.

Küresel kriz sarsıntısının bütün şiddetiyle yaşandığı bugünlerde inovasyonun yok olmaktan önceki son çıkış yolu olduğunu söyleyen Şafak Altun, Darwin’in Evrim Teorisi’nin şirketler için de geçerli olduğuna dikkat çekiyor. Aslında tüm dünyada yaşanan ekonomik krizi, kapitalizmin yarattığı basit bir ekonomik kriz şeklinde algılanması gerektiğini düşünüyor.

Dünya ekonomisinde yaşananları, evrilen iş modelleriyle beraber ortaya çıkan inovasyon ekonomisinin yarattığı ‘dönüşüm sancıları’ olarak değerlendiren Altun, dünyada yeni bir ekonomik düzenine geçildiğine işaret ediyor. Ona göre, bu yeni ekonomik düzende, internetin tetiklediği değişim ve dönüşüm bulunuyor. Günümüz insanları, başarı için gerekli olan bilgiyi en ucuz ve hızlı şekilde üretiyor, yayıyor, kopyalıyor ve değiştiriyor. Rekabette kazananlar, en hızlı şekilde öğrenenlerden çıkıyor. Krizle beraber, iş dünyasında kalıpların değiştiğini söyleyen Altun, başarılı olmak isteyen şirketlerin uzun vadeli düşünmelerini ve toplumdan bağımsız hareket etmemeleri gerektiğini düşünüyor.

Başarının bir formülünün olmadığına dikkat çeken Altun, şirketlerin farklı yöntemler izleyerek başarıya ulaşabileceklerini söylüyor. Kitabında, Türkiye’de inovasyon ekonomisini en iyi uygulayan Fiba Holding, Boyner Holding, Twigy, TAV, Mithat Giyim, Koton, İnci Holding, Mudo gibi 100’e yakın büyüklü küçüklü şirketin iş modellerini de masaya yatırdı. Altun, günümüzde önemli olanın büyük olmanın değil, inovatif iş modelleri geliştirerek ‘muhteşem olmanın’ şirketler için daha tercih edilen bir yöntem olması gerektiğine dikkat çekiyor.