24 Ekim 2012 Çarşamba

Ipad Mini ile Pazarlama Savaşı Kızışıyor



Teknoloji devi Apple, mini tablet piyasasına da girdi. Bir zamanlar Steve Jobs'un anlamsız olarak tanımladığı boyuttaki ilk ürün, Ipad mini vitrine çıktı. Apple bu ürünle, telefon ve tablet arası boylarda üretim yapan rakiplerinden pazar kapmayı hedefliyor. Ipad mini bir kurşun kalem kadar ince ve 31 gram ağırlığında. Ekranı 7 virgül 9 inç, yani 20 santimetre. Rakiplerinden biraz daha büyük. Ipad mini, tam büyüklükteki Ipad'in yarısı kadar. Onun da 2 kamerası var. 

Apple, tablet PC pazarının yüzde 80’e yakınını elinde bulunduruyor. Ancak yeni iPad modeliyle hem daha fazla pazar payı hedefliyor, hem de rakiplerinin iddialı olduğu küçük boyutlu tablet pazarına girmiş oluyor. SamsungAmazon Kindle ve Google Nexus küçük tablet pazarında Apple’ın en büyük rakipleri. 
Giderek gelişen tablet pazarında Apple, İpad Mini ile ''Samsung ve Google'' gibi devlere rakip olarak, daha çok sayıda kullanıcıya ulaşmayı hedefliyor. Apple yerinde bir karar aldı. Çünkü pazarın bu dilimlenmiş kısmında Apple yer yoktu. Pazarlamayı bir savaş olarak değerlendiren Jack Trout-Al Ries 'Pazarlama Savaşı' kitabında “rakiplerin güçlü girişimlerinin önünün mutlaka kesilmesi gerektiğine” dikkat çeker. Samsung, Galaxy'i ürettiğinde Apple'dan karşı bir atak gelmemişti. Apple’ın eski CEO’su Steve Jobs ölümünden önce küçük tablet bilgisayarlara karşı olduğunu, “Kullanıcılara zımpara verelim, parmaklarını küçültsünler” sözleriyle dile getiriyordu. Ancak yeni CEO Tim Cook ise küçük tabletlerin önemli bir pazar haline geleceği düşüncesiyle geç de olsa üretim kararı aldı. 

Çünkü liderler alt kesimde yapılan kuşatmaları genelde dikkate almama eğilimindedir. Büyüklük egosu, Apple'a doğru karar vermesine engel olabilirdi. Peki sizce, oyunun başlarındaki tek bir stratejik hata bir zamanların dev kuruluşunu yıkıma götürür mü? Evet götürür. 

Bundan yıllar önce, büyük şirketlerin ana bilgisayar işinde IBM’den küçük bir parça koparabilmek için var güçleriyle saldırıya geçtiği yıllarda, inovatif faaliyetleriyle öne çıkan küçücük bir şirket, bilgisayar pazarlama alanında başarılı bir işe imza atıyordu. Bu firmanın adı Digital Equipment Corporation (DEC)’dı. IBM büyükleri yaparken DEC küçükleri yaptı. IBM son kullanıcıya, DEC ise Orijinal Donanım İmalatçılarına mal sattı. IBM yazılım da veriyordu, DEC bu işe hiç yanaşmamıştı.

IBM’in şatafatlı günlerinde yazılımlarından ve teknolojik desteğinden yoksun küçük ve ucuz bir bilgisayarı kim alırdı ki? Yanıt binlerce şirket. DEC’in mini bilgisayarları ciddi bir talep patlaması yarattı, 4 milyar dolar seviyesine ulaştı. HP, Data General, Honeywell ve diğerleri mini bilgisayar kervanına katıldılar. Fakat ısrarla IBM katılmadı. Ta ki, 1976’da Series 1 mini bilgisayarını üretene kadar. Gelgelim 11 yıllık bir arayı adınız ne olursa olsun kapatamazsınız. Bu nedenle IBM, mini bilgisayar pazarında yüzde 10’dan fazla bir paya sahip olamadı.

DEC, 1970’lerin sonunda güçlü bir konuma yükselmişti. IBM’in bir saldırıda bulunmaması belki de DEC’i biraz şımartmıştı. IBM, PC’yi çıkarma hazırlıklarına devam ederken, DEC hala uyuyordu. 1981’de de IBM, PC’yi çıkarınca birden bire oyunun tüm kuralları değişti. IBM kişisel bilgisayarı piyasaya süren ilk iş bilgisayarı firması olarak savaşı bir anda kazanmış oldu. 

Yaklaşık 16 yıl önce DEC, mini bilgisayarla IBM’e karşı başarılı bir kanat saldırısı yöneltmişti. Şimdi de IBM aynı stratejiyi kullanarak DEC’e kişisel bilgisayar alanında aynı şekilde saldırmıştı. DEC kendisine yapılan atağa bir süre karşılık vermedi. Bu arada esaslı bir hata daha yaptı ve bir değil üç bilgisayarı birden piyasaya sürdü. Bu gereksiz bir büyüklük hastalığı davranışıydı. Oysa ki yapması gereken IBM saflarında bir geçici bir kovuk bulup bu yönde ilerlemeydi. 

DEC şirketinin kurucu ortağı Ken Olsen’in görevinden uzaklaştırılmasıyla bir imparatorluk daha çatırdamaya başlamıştı. Oyunun başlarında tek bir stratejik hata yani kişisel bilgisayar çıkarmamak bir zamanların dev kuruluşunu yıkıma götürdü. 






15 Ekim 2012 Pazartesi

Gandi Tarzı İnovasyon

Gandi tarzı inovasyon çok etkileyici...Pahalı olmayan, ucuza, orta sınıfın alabileceği Doğu'nun Batı karşısındaki bir çıkış yolu olabileceği bir sistem. Tata'nın 2 bin 500 dolarlık nano otomobili de bu düşüncenin eseri. Ya da GE'nin Doğu'da ürettirip Batı'da satılan çocuk kuvözleri de bir tersine inovasyon örneği http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/21696495.asp

1 Ekim 2012 Pazartesi

Özyeğin Üniversitesi'nde Başarısızlık Zirvesi'ne katıldım (Sağ baştaki ben)

Etohum’un ve Özyeğin Üniversitesi’nin 29 Eylül Cumartesi günü düzenlediği ‘Başarısızlık Zirvesi’nde başarılı girişimciler ve iş dünyasının önde gelen isimleri kendi başarısızlık öykülerini anlattı. Moderatörlüğünü Burak Büyükdemir’in yaptığı zirvenin ilk panelinde Cem Duran, Lütfi Demirci, Yusuf Yıldırım, Bora Kızıl, Oktay Yılmaz ve Şafak Altun, bugüne kadar girişimci kimliğiyle yaptıkları hatalardan ve bu hatalardan çıkardıkları derslerden bahsettiler