Teknoloji devi Apple, mini tablet
piyasasına da girdi. Bir zamanlar Steve Jobs'un anlamsız olarak
tanımladığı boyuttaki ilk ürün, Ipad mini vitrine çıktı. Apple bu ürünle,
telefon ve tablet arası boylarda üretim yapan rakiplerinden pazar kapmayı
hedefliyor. Ipad mini bir kurşun kalem kadar ince ve 31 gram ağırlığında.
Ekranı 7 virgül 9 inç, yani 20 santimetre. Rakiplerinden biraz daha büyük. Ipad
mini, tam büyüklükteki Ipad'in yarısı kadar. Onun da 2 kamerası var.
Apple,
tablet PC pazarının yüzde 80’e yakınını elinde bulunduruyor. Ancak yeni iPad modeliyle
hem daha fazla pazar payı hedefliyor, hem de rakiplerinin iddialı olduğu küçük
boyutlu tablet pazarına girmiş oluyor. Samsung, Amazon Kindle
ve Google Nexus
küçük tablet pazarında Apple’ın en büyük rakipleri.
Giderek
gelişen tablet pazarında Apple, İpad Mini ile ''Samsung ve Google'' gibi
devlere rakip olarak, daha çok sayıda kullanıcıya ulaşmayı hedefliyor. Apple
yerinde bir karar aldı. Çünkü pazarın bu dilimlenmiş kısmında Apple yer yoktu. Pazarlamayı bir savaş olarak değerlendiren Jack Trout-Al
Ries 'Pazarlama Savaşı' kitabında “rakiplerin güçlü girişimlerinin önünün
mutlaka kesilmesi gerektiğine” dikkat
çeker. Samsung, Galaxy'i ürettiğinde Apple'dan karşı bir atak gelmemişti. Apple’ın eski CEO’su Steve Jobs
ölümünden önce küçük tablet bilgisayarlara karşı olduğunu, “Kullanıcılara
zımpara verelim, parmaklarını küçültsünler” sözleriyle dile getiriyordu. Ancak
yeni CEO Tim Cook ise küçük tabletlerin önemli
bir pazar haline geleceği düşüncesiyle geç de olsa üretim kararı aldı.
Çünkü liderler alt kesimde yapılan
kuşatmaları genelde dikkate almama eğilimindedir. Büyüklük egosu, Apple'a
doğru karar vermesine engel olabilirdi. Peki sizce, oyunun başlarındaki tek
bir stratejik hata bir zamanların dev kuruluşunu yıkıma götürür mü? Evet
götürür.
Bundan yıllar önce, büyük
şirketlerin ana bilgisayar işinde IBM’den küçük bir parça koparabilmek için var
güçleriyle saldırıya geçtiği yıllarda, inovatif faaliyetleriyle öne çıkan
küçücük bir şirket, bilgisayar pazarlama alanında başarılı bir işe imza
atıyordu. Bu firmanın adı Digital Equipment Corporation (DEC)’dı. IBM büyükleri
yaparken DEC küçükleri yaptı. IBM son kullanıcıya, DEC ise Orijinal Donanım
İmalatçılarına mal sattı. IBM yazılım da veriyordu, DEC bu işe hiç
yanaşmamıştı.
IBM’in şatafatlı günlerinde
yazılımlarından ve teknolojik desteğinden yoksun küçük ve ucuz bir bilgisayarı
kim alırdı ki? Yanıt binlerce şirket. DEC’in mini bilgisayarları ciddi bir
talep patlaması yarattı, 4 milyar dolar seviyesine ulaştı. HP, Data General,
Honeywell ve diğerleri mini bilgisayar kervanına katıldılar. Fakat ısrarla IBM
katılmadı. Ta ki, 1976’da Series 1 mini bilgisayarını üretene kadar. Gelgelim
11 yıllık bir arayı adınız ne olursa olsun kapatamazsınız. Bu nedenle IBM, mini
bilgisayar pazarında yüzde 10’dan fazla bir paya sahip olamadı.
DEC,
1970’lerin sonunda güçlü bir konuma yükselmişti. IBM’in bir saldırıda
bulunmaması belki de DEC’i biraz şımartmıştı. IBM, PC’yi çıkarma
hazırlıklarına devam ederken, DEC hala uyuyordu. 1981’de de IBM, PC’yi
çıkarınca birden bire oyunun tüm kuralları değişti. IBM kişisel bilgisayarı
piyasaya süren ilk iş bilgisayarı firması olarak savaşı bir anda kazanmış
oldu.
Yaklaşık
16 yıl önce DEC, mini bilgisayarla IBM’e karşı başarılı bir kanat saldırısı
yöneltmişti. Şimdi de IBM aynı stratejiyi kullanarak DEC’e kişisel bilgisayar
alanında aynı şekilde saldırmıştı. DEC kendisine yapılan atağa bir süre karşılık
vermedi. Bu arada esaslı bir hata daha yaptı ve bir değil üç bilgisayarı birden
piyasaya sürdü. Bu gereksiz bir büyüklük hastalığı davranışıydı. Oysa ki
yapması gereken IBM saflarında bir geçici bir kovuk bulup bu yönde
ilerlemeydi.
DEC
şirketinin kurucu ortağı Ken Olsen’in görevinden uzaklaştırılmasıyla bir
imparatorluk daha çatırdamaya başlamıştı. Oyunun başlarında tek bir stratejik
hata yani kişisel bilgisayar çıkarmamak bir zamanların dev kuruluşunu yıkıma
götürdü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder